Sayfalar

Pazartesi, Eylül 27, 2010

Mutluluk Dediğin...

Sevdiklerine sahip çıkmak,sıkı sıkı sarmalamak,


Başını omzuna yaslamak, istediğin an ve mekanda,

Tüm cesaretinle tutup elinden çekmek hayatına,


Ve hiç bırakmamak...

Bazen buğulu bir bakış, 

Bazen masum bir gülümseme,

Bazende ketçaba bulanmış bir dilim patates kızartması :)




Mutluluk dediğin,sevdiklerinle buluşmaktır kısacası...Mutlu etti bizi bu buluşma,hemde nasıl...

Çok tatlıydı Fikriyem hep gülen yüzüyle,sımsıkı kucaklaştık önce,
sonra sımsıcak Feridem geldi boncuğumla ve kadro tamamlandı.İkisinide özlemişim,en çokta çocukları.

Sohbetler edildi bolbol , yenildi , içildi ,gülüşmeler ve flaşlar eksik olmadı.
Ferideyle pişti olduk aynı renk bady,ve aynı renk üstlükle :)
Fikriye yine tam tekmil doldurmuştu çantayı,onu bildiğimden bende bişey almamıştım,iyi oldu :) 
Kendi elleriyle orman meyvelerinden bi şurup hazırlamışki tadı damağımda hala.

Çocuklarda yormadı bizi,gayet güzel anlaştılar arada ufak didişmeler olsada.
Sanberk'in Merve'ye kafa atma girişimi,
Merve'nin kitabı Sanberk'in kafaya geçirme girişimi ve Sanberk'in annesine sığınması,
bi ara ben masada yokken döndüğümde Duru'nun bulgarca konuşması :),
günün unutulmazları arasına girdi bile benim için.

Kitap sergiside gezildi,Merve babayla takıldı,Sanberk uyku haline geçti,Duru'da bi kitap seçip gitti masaya okudu,bizede rahatça gezip bikaç kitap almak düştü.

Ve yine herzamanki gibi zaman su gibi geçti,ayrılık vakti geldi çattı,kucaklaşma faslı bu sefer hüzün getirdi.
En kısa zamanda tekrarlama sözü verildi.

Ve ben birkez daha düşündüm,iyiki yaklaşık üçbuçuk sene önce o kadın sitesine üye olmuşum.
O tarihten beridir hayatıma renk katan insanlara teşekkür ediyorum. 


Perşembe, Eylül 16, 2010

Politikacı Bücürler

Tombul sosis diye boşuna dememişim,koca yanaklı pamuk pamuktu birr zamanlar... 


Şimdilerde "uzun sosis" kıvamına geliyor iyice.
Uzadı , inceldi , bebeklikten çıktı hepten.
Büyüyor işte hepsi gibi,zamanın akıp gitmesine karşı koyamayarak.
Ayağımda sallarken göğsüme geliyor ayakları artık :) (Öğlenleri çabuk uyusun diye ayağımda sallıyorum hala çoğu kez).


Bez işi çoktandır bitmişti zaten.
Bi biberon kaldı bebekliği hatırlatan,annesinin deliğini iyice genişletip kızının sabahları iki dakkada hüplettiği,birde emzik kaldı sadece uykuya dalışlarda kullanılan.
İkisindede sakınca görmüyorum,çünkü bağımlılık şeklinde değil sadece amaca yönelik kullanılıyor.
Akşamları çoğu kez bardaktanda sütünü içiyor artık.
Uykuya daldıktan sonrada emzik atılıyor ağızda bekletilmiyor.


Evcilik hala en favori oyunumuz,ondan sonra saklambaç var sırada.Gecenin bi yarısı ailecek saklambaç oynuyoruz evde.
O herzaman aynı yere saklanır,bizde her seferinde zor buluruz onu "Aaa bi ayak gördüm sanki" deyincede ayaklar toplanır usulca :)



Vee Duru'dan inciler,

*

Onu salıncakta sallayan kuzeni sorar"beni seviyomusun duru"
"hayır sevmiyorum" lafı üzerine sallama işlemi durdurulur, "seviyom seviyom şaka yaptım" gelir peşine :))

*

Çoraplarını ısrarla çıkarınca annesi kızar,iki dakka sonra çoraplar elde gelinir"giymek istiyorum anne hasta olurum yoksa" ve sonraki cümle gelir"evde çiko(lata) vardı dimi anneee" :))

*

Sabahın köründe kalkılıp oturma odasına gitmek istenir ve annenin "Kızım koltuklarda misafirler yatıyor gidemeyiz yer yok" lafı üzerine "ama yerler boş anneee"gelir :))

*

Her ayın her dönemin farklı güzellikleri var kesinlikle,iki yaşla birlikte yeni şeyler yaşıyoruz bizde.O bebek masumluğundan çıkıp kendi isteklerini kabullendirme adına ne oyunlar yapıyolar ne laflar ediyorlar.Büyüdükçe kazanılan insani duygular bunlar sanırım.Çünkü kimse özellikle öğretmiyor,iç güdüsel olarak hayatta yer edinebilmek için politikalar geliştiriyolar.Bizede şaşırıp kalmak düşüyor.

26.ayımızda durum böyle,bakalım ileriki aylarda neler görüp duyup vede şaşıracağız.






 

Pazar, Eylül 12, 2010

Küçük Picassom


Ne zamandır kafa ve içine iki göz yapıyordu,şimdilerde uzuvlarda eklenmeye başlandı,nasıl jölelenmiş dik saçlarımız :)



Burda iki kişi oturuyor gibi,



Burda yine bir şahıs bize bakıyor,



Burda güneş yaptığını söylesede daha sonra örümceğede benzetti :)


Yine burda ağzı kulaklarında sırıtan iki bayan sanırım :)



Kollarını uzatan sakallı birine benzettim,kimden esinlendi acaba?



Ben bişeylere benzettim ama kimbilir o neler kurdu yaparken,ne çok şey yapmıştırda ben anlamıyorumdur.
Genelde bunu yap şunu yapma diye müdahale etmemeye çalışıyorum,kendisi nasıl ne şekilde ne istiyorsa, içinden ne geliyorsa öyle yapsın istiyorum.
Döksün duygularını iyi kötü boşaltsın içindekileri.
Ona renk renk boyalar ve boy boy tualler alırım ilerde beraber yaparız :)

Şimdilik resim defterleri kesmemeye başladı , kalın ajandaları kullanır olduk görüldüğü üzere, iyide olduhemen bitmiyor :)

Yeni pastel boyalarını biraz haşin kullanarak ilk günden bikaç tanesini kırsada, sonuç güzel oldu sanırım.


Perşembe, Eylül 02, 2010