Sayfalar

Cuma, Mart 18, 2011

Otuziki... yok yaşım değil

Pörtlek göz ailesi :)

(şemsiyeler bana ait :))

Otuziki oldu galiba! Evet evet olmuş valla tam 32 aylık :)
Pek bi hiperaktif şu günlerde,totosunun üstünde oturup bişiler yaptığı çok nadir.Koltukların arkasına inip geri çıkmaya,masaların üzerinde dolaşmaya,bulduğu her yükseltiden aşağı hoplamaya bayılır vaziyette.
Bende tam tersi yoğun bir hımıllık içerisindeyim,bir kolum hadi kalk şu işlerin bi ucundan tutuver derken,diğer bütün uzuvlarım amaaaan boşver,yap yap nereye kadar,yat keyfine bak demekte.
 Bu tezatlık içinde,evdeki çatışmayı varın siz tahmin edin artık...

- Anneeee hadi kanguru olup zıplayalım

- Kızım gel şu pazzlelarını yapalım ne dersin ?

*
- Anneeee sende güçlüsün,hadi uçur beni babam gibi

- Aaa bak bu kitabını okumadık uzun zamandır,ne dersin ?

*
- Anneee bak aşağıda güyacıktan timsahlar varmış,hadi kaçalım onlardan.

- Aaa bak callio saati gelmiş  :)

*

Evcilik oynarken bile oda oda gezmemiz gerekiyor yahu,otur be çoocuğum yumurtamı var ?

Yine ikinci kitaptan sonra amuda kalkmış buluyorum onu,oysa daha bir ay öncesine kadar okumaktan boğazlarım ağrırdıda yine doyamazdı dinlemeye.
Ve evdeki bütün yatak,koltuk,kanepe bilumum yaylı ne varsa trombolin olarak kullandığı yetmezmiş gibi bizide dahil ediyor,hababam zıplıyoruz koca cüsselerimizle anne ve baba kişisi olarak.

Sanırım kaba motor gelişiminin tavan yaptığı bi dönemdeyiz,zira kımıl kımıl her daim.



"Ben hala büyümemişim işte anne" diyerek hayalkırıklığı ile uyanıyor her sabah,bir günde boy atıp okul çağına gelmeyi ümit ediyor kuzucum.
Ahh hele o memişlerini çekiştirip "ne zaman büyüyecek bunlar" demesi yokmu öldürüyor beni ;)

Öpülmeyi hiç sevmiyor hemen siliyor yüzünü gözünü,"anne kuru öp lütfen" diye özellikle rica ediyor.
Bende çoğu kez sözümü tutamıyorum tabi girişiyorum şapurşupur :)

Kahvaltı sofrasında koca bi tabak helvadan bi çatal aldığımda "heeeyy,hepsini sen yiyemezsin,bak bana hiç bırakmadın"diyerek yemek konusunda hiçte paylaşımcı olmadığını gösteriyor.

Bilgisayarın kulaklıklarının bozulduğunu söylenip dert yandığım bir anda ise,bana yukarıdaki kulaklıklarını teklif edip,aslında genelde o kadarda pinti olmadığını kanıtlıyor :)


not: güyacıktan = güya + mahsuscuktan











Pazartesi, Mart 07, 2011

Fasulye Ağacı


Hemen hemen herkes ilk okul zamanlarında yapmıştır böyle bi çalışma :)
Geçenlerde callio'damı çıktı tam hatırlamıyorum ama aklıma geldi bi deneyelim dedim.
İki üç günde bir suladık sadece ve sanırım iki hafta kadar sürede böyle oldu.
Güneş yüzü görmedi,birde güneşte olsa nasıl olurdu kimbilir.
Şimdi uzadıkça uzuyor,hiçte anlamam ekme biçme işlerinden,saksıyamı eksem bu havada tutarmı hiç bilmiyorum.
Duru "fasulye ağacım" diye seviyor...
Önüne koyduğumda incelemek suretiyle yapraklarını çekiştiriyor,atan kabukları topluyor :)

Perşembe, Mart 03, 2011

Karışık Pasta


Ne soğuk biyer wordpress...
Bloğu kopyaladım ama ordan devam edebilirmiydim burası gibi bilemiyorum.
Buraya öyle alışmışken,her noktasına kadar benimsemişken,hiç bişey olmamış gibi ordan yazabilirmiydim?
Hem burda onca tanıdığım kişiyi orda nasıl bulacaktım ?
Yok yok devam edemezdim kesin.


Yoğun bir hafta geçti babaanneli dedeli.
Hem hasta ziyareti için,hemde Duru için gelmişlerdi.
Duru'ya söylememiştim geleceklerini,sürpriz olacaktı güya.
Kötü bir sürpriz oldu Duru'ya.Evet kötü diyorum çünkü ne babaannesine nede dedesine hiç pas vermedi.Sevdirmek bir yana her gün kovdu resmen.Kendisine bakmalarından bile rahatsız oldu."Sizi sevmiyorum" diye onlarca kez söyledi gün içinde.
Oysa ne çok severdi daha önceki gelişlerinde.Babaannecim,dedecim ağzından eksik olmazdı.
Ne oldu neden oldu hiç anlayamadım.Kesinlikle onları evde kabul etmedi.
Yemek sofrasına bile oturtmak istemedi,sadece ben babası ve kendi oturacakmışız herzamanki gibi.
Çok üzüldüm...Onlarda üzüldü ve şaşırdılar haklı olarak...
Ve bu sabah gittiler...
Duru halinden çok memnun.Gelsinlermi sorusunun cevabı dünden belli "hayııırrrr"
"Ben kızdığım içinmi gittiler" diye sordu "hayır gitmeleri gerekiyordu" dedim.
Çekirdek ailemizin bozulduğunumu düşündü bilmiyorum ne kurdu içindede tepkisini böyle gösterdi.
Ama şunu anladım,onlar büyüdükçe işimiz zorlaşıyor.Söylenen her kelimeden,yapılan her  hareketten etkileniyorlar.


Biz yalancıktan doğumgünü kutlamalarına başladık :)
Kah pasta alınıp bikaç mum dikilir ve tabiki "iyiki doğun Duru"eşliğinde,
Kah evde kalan kek,çöreğe mum dikilip kutlanır,
Hiç bişi yoksa oyun hamuruna bikaç kürdan saplanır :)
Birde her doğumgününde aynı kıyafeti giyeceğini zannediyor,ikinci yaşgününde giydiğini "iyiki doğdun elbisem"diye bi sevişi varki sormayın :)
Yolunuz düşerse bekleriz,pastalımı olur hamurlumu orası şansınıza ;)